Milli görüş hareketinin başından bu yana Türkiye’de özgürlükler mücadelesinin hep en ön safında yer alan ve kritik dönemlerde ödediği bedellerle bugün yaşanan büyük dönüşümün çağırıcılarından sayılabilecek deneyimli gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak’ın yazdığı bir yazıda kullandığı ve nereye gittiği açıkça bilinmesine rağmen AK Parti içerisinden linç girişimine maruz bırakılması kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu.
AK Parti kadın kolları kendilerinin de temel hak ve özgürlüklere ulaşması için yıllarını vermiş Dilipak’a 81 ilde 81 ayrı suç duyurusu hareketi ile sol medyayı bile hayretler içerisinde bırakan bir tutum ile gündeme geldi. Konuyla ilgili Doğan Kasadolu da tepki ve değerlendirmesini içeren bir açıklama yaparak ‘Bu hak da değil reva da…’ dedi…
Peki neler oldu?
İşte Abdurrahman Dilipak meselesi ve geldiği nokta;
BİR İFADE VE ÇARPITMA OPERASYONU;
Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak’ın 27 Temmuz Pazartesi günü yayımlanan yazısında İstanbul Sözleşmesi’ni destekleyenlere ‘fahişe’ dediği iddia edildi ve sosyal medyada linç girişimi başlatıldı. Dilipak, yaptığı açıklamada söylediklerinin çarpıtıldığını vurguladı.
ZATEN AÇIK OLANI YENİDEN İZAH ETTİ AMA SALDIRI DURMADI
Dilipak’ın açıklamalarına rağmen AK Parti Kadın Kolları Başkanı açıklamalarına devam etti ve 81 ile 81 ayrı suç duyurusunda bulunulacağını ifade etti.
DİLİPAK YAZISINDA NE DEDİ?
Dilipak’ın kaleme aldığı yazısında, ”AK Parti içindeki AKP’liler, FETÖ’nün zihniyet ikizi gibi davranıyorlar. Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar. Malum “Yeşil Sermaye” de bunlara sponsor olabiliyor. Koç kadar, Sabancı kadar, Eczacıbaşı kadar bizim “Yeşil sermaye” davasına sadakat gösterip, bu fahişelere ve onların türevlerine karşı seslerini yükseltebilecekler mi? Konfeksiyoncu, gıda zinciri, finans kuruluşu, ses ver Türkiye! Ne bekliyorsunuz!” ifadelerini kullanarak fuhşiyatı destekleyenlere karşı sessiz kalındığı vurgusunda bulunmuştu. Bu açıklamasını ele alan linç çetesi, Dilipak’ın İstanbul Sözleşmesi’ni destekleyenlere ‘fahişe‘ dediği algısı oluşturmaya çalıştı.
DİLİPAK: İSTEYEN TEKRAR TEKRAR OKUSUN
Twitter’da ‘fahişe’ etiketi adı altında kendisine sistemli bir şekilde yüklenilmesinin ardından Dilipak, ”“Akp nin papatyaları” isteyen internetten okur. Istanbul Sözleşmesinde evlilik dışı(partnerlik) ilişkiler, Cinsel yönelim gibi başlıklar mevcut. Bunlar dinimizde fuhşiyat olarak tanımlanmaktadır. Bu tarz ilişkileri şiddetli bir şekilde savunanlarla ilgili kullandığım fahişe tanımlaması maksadı dışında yorumlanmistir. Burda eleştiri fuhşiyata çanak turanlara. Bunun kadını-erkeği yoktur. Fiil aynı ise suçta günah da aynı şeydir.” ifadelerini kullandı.
DİLİPAK YOUTUBE KANALINDAN DA BİR VİDEO YAYINLADI: ŞEREFLİ BİR İNSAN İFFETLİ BİR KADINA DİL UZATMAZ
KASADOLU: ADİL DEĞİL
Musevi kimliğiyle tanınan iş adamı Doğan Kasadolu, geçtiğimiz günlerde İstanbul Sözleşmesiyle alakalı bir yazı kaleme alan ve söz konusu yazıda kullandığı “fahişeler” ifadesi hedefinden saptırılarak lince tabi tutulan Abdurrahman Dilipak’a destek açıklaması yaptı. Twitter hesabından paylaşım yapan Kasadolu, Dilipak’a karşı başlatılan 81 ilde suç duyurusu girişiminin adil olmadığını ve savcıların dikkatli davranması gerektiğini ifade etti.
Kasadolu twitter’da şunları söyledi;
“DİLİPAK İNANÇLARA SAYGILI BİR DUAYEN”
Mensubu olduğum Yahudi dinine her zaman saygı gösteren değerli ağabeyim Dilipak’ı iddia ettikleri tek bir suçtan 81 defa mahkum ettirmek maksadı ile 81 değişik Savcılığa şikayet etmekte olduklarını Sayın Lütfiye Selva Çam basına açıklamıştır.
“BİR ŞEYİ GÖZDEN KAÇIRMAYIN”
Bir şahsın Aynı suçtan 81 defa cezalandırılması TCK 43/2 Anayasa’nın 10 AHİM 14. Md. Adil ve tarafsız yargılanma ilkekerine aykırıdır. Bu durumda 81 şikayet dosyasının ilk şikayet dosyasında birleştirilip soruşturmaların bu dosyada yürütülmesi yasa gereğidir. Sayın Dilipak soruşturmasında Sayın Savcılıkların TCK 43/2 md. Gözden kaçırmamaları dileklerimle bilgilerinize arz ediyorum.
“TEK ÜMİT SAYIN CUMHURBAŞKANI”
Sayın Dilipak’a saldırılar içimizdeki Brutüs’lerle birlikte organize edilen küresel bir komplodur. Üzücü olan bu ve benzeri komploları soruşturabilecek ve ayınlatabilecek herhangi bir kurum ve mercimiz olmamasıdır. Yoktur… Tek ümit Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ve benzeri komploların aydınlatılması için talimat vermesidir.
DİLİPAK’TAN ERDOĞAN’A AÇIK MEKTUP;